Bitirme Projeleri Özetleri

 

ERBAA VE NİKSAR İLÇELERİ KATI ATIK TESİSİ TASARIMI

İbrahim GÖKŞEN ve Abdullah YAĞLICI

Prof.Dr. Ertuğrul ERDİN

 

Gelecek nesillere bozulmamış, yaşanabilir, sağlıklı, temiz bir çevre bırakmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için çevre kontrol sistem ve tesislerinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilirliği büyük önem taşımaktadır.

Bilindiği  üzere 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 8. maddesi  ile her türlü atık ve artığın, çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi, depolanması ve uzaklaştırılması yasaklanmış olup, kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirletenler kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınmışlardır.

Yukarda açıklananlara bağlı olarak yaptığımız çalışmanın amacı, Tokat ili Erbaa ve Niksar ilçelerinin katı atıklarının çevreye ve canlılara zarar vermeden düzenli olarak bertaraf edilmesinin sağlanması ve geri kazanılabilecek atıkların mümkün olduğu kadar geri kazanımının gerçekleştirilmesidir.

Bu kapsamda ilçelerin nüfusları baz alınarak çöp miktarları hesaplanmış buna göre çöplerin toplanmasında kullanılacak konteynırların sayıları ve hacimleri, çöpün taşınması için gerekli araçların sayıları, araçların çöpleri toplama sıklıkları, hacimleri hesaplanmıştır. Ayrı toplanacak atık türleri belirlenmiş bunların miktarları ve ne şekilde toplanacakları açıklanmıştır. Bunlara göre kompost tesisi ve düzenli deponi tasarımı yapılmıştır.

 


 

 

 

 

 

 

KAĞIT ENDÜSTRİSİ ATIKSULARININ KİMYASAL OKSİDASYON VE İLERİ OKSİDASYON YÖNTEMLERİYLE ARITILMASI

Gamze BUDAK ve Özgül YILMAZ

Prof. Dr. Füsun Şengül

 

Son yıllarda, kimyasal ve ileri oksidasyon yöntemleri, biyolojik olarak ayrışamayan Toksik ve kalıcı özellikte organik maddeler içeren endüstriyel atıksuların arıtımında kullanılan klasik arıtma yöntemlerinin olumsuz etkilerini engelleyebilmek için ön arıtma veya son arıtma kademesi olarak kullanımı da son zamanlarda oldukça önem kazanmaktadır. İleri oksidasyon prosesleri oldukça etkili hidroksil radikallerinin (OH·, redoks potansiyeli=2.8 V) oluşumuna dayalı bir yöntem olup, uygun reaksiyon koşullarında toksik ve kalıcı özellikteki organik maddeleri zararsız son ürünlere dönüştürebilmektedir. Hidroksil radikalleri hemen hemen hiç organik madde ayrımı yapmadan oksidasyon reaksiyonuna girerek, uygun reaksiyon şartlarında kirletici organik maddenin tamamen mineralizasyona uğramasını, CO2 ve H2O gibi son ürünlerin oluşmasını sağlamaktadır.

Bu çalışmada; Kağıt Endüstrisi Atıksu Arıtma Tesisi Biyolojik Arıtma çıkış suyunun kimyasal  oksidasyon  (H2O2) ve ileri oksidasyon prosesleri (H2O2/Fe+2, H2O2/Fe+3, UV, UV/H2O2, UV/H2O2/Fe+2 ve UV/H2O2/Fe+3) ile arıtımı laboratuvar koşullarında araştırılmıştır. Kimyasal oksidant olarak H2O2, katalizör madde olarak FeCl3, FeSO4 kimyasalları Fe+2 ve Fe+3 kaynağı olarak kullanılmıştır. pH ayarlamaları için NaOH, HCl ve Ca(OH)2 kullanılmıştır. Proseslerde yapılan bazı reaksiyon koşulu değişikliklerinin arıtıma olan etkisi, renk (Abs) giderimi ve mineralizasyon açısından incelenmiştir. Ayrıca her proses için, optimum pH, optimum reaksiyon süresi, optimum oksidant dozları belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar verimleri ile birlikte tablolarda verilip yorumlanmıştır.

H2O2 ile kimyasal oksidasyon prosesi ve UV prosesi ve UV / H2O2 prosesinin uygulanması sonucu elde edilen TOC ve renk giderme verimlerinin çok düşük olduğu gözlenmiştir. H2O2/Fe+2, H2O2/Fe+3, UV/H2O2/Fe+2 ve  UV/H2O2/Fe+3 proseslerinde ise %85’lere varan yüksek arıtma verimleri elde edilmiştir.

 


 

 

 

 

 

 

KENTSEL BİYOLOJİK ATIKSU ARITMA TESİSİNİN EXCEL İLE PROJELENDİRİLMESİ

Serhat TANYERİ ve Mustafa DEMİRCİ

Prof.Dr. Orhan Uslu

 

Belirli bir gelişmişlik düzeyini yakalamış olan ülkemizin Avrupa ile uyumu için çevreyi korumaya yönelik uygulamalar daha fazla ertelenemez bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye'nin de taraf olduğu ve imza atmayı planladığı uluslararası sözleşmeler de bu tür bir değişim ve dönüşümü beraberinde gerektirmektedir.

Gelecek nesillere bozulmamış, yaşanabilir, sağlıklı, temiz bir çevre bırakmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için çevre kontrol sistem ve tesislerinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilirliği büyük önem taşımaktadır.

Yapılan çalışmada herhangi bir biyolojik atıksu arıtma tesisinin ünitelerinin boyutlandırılması excell yardımıyla yapılmıştır. Tasarımı yapılan üniteler: Izgara, havalandırmalı kum ve yağ tutucu, ön çökeltim havuzu, klasik aktif çamur havuzu, son çökeltim havuzu, dezenfeksiyon havuzu, graviteli çamur yoğunlaştırıcı, anaerobik çamur çürütücü, belt pres filtre’dir

Excel programı ile yaptığımız atıksu arıtma tesisi projemizde başlangıçtaki nüfus değerlerinin değişmesi ve çeşitli ünitelerdeki bazı verilerin girilmesi ile program girilen verilere göre atıksu arıtma tesisini boyutlandırmaktadır. Örnek olması amacıyla TOKAT ili biyolojik atıksu arıtma tesisinin ünitelerinin boyutlandırılması 5 er yıl aralıklar için yapılmıştır.

 


 

 

 

 

 

 

MANİSA TİCARET VE SANAYİ ODASI ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ ATIKSU ARITMA TESİSİ İNCELENMESİ

Burak ÜNLÜ

Öğr. Gör. Dr.Zihni Yılmaz

 

Bilindiği üzere 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 8. maddesi ile her türlü atık ve artığın, çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi, depolanması ve uzaklaştırılması yasaklanmış olup, kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirletenler kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınmışlardır. 1988 yılında Çevre Kanununa dayanılarak çıkartılan 19919 sayı ve 04.09.1988 tarihinde yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde (SKKY) evsel ve endüstriyel atıksular için alıcı ortama deşarj standartları getirilmiş olup, bu limit değerlere uyulabilmesi için arıtma tesisi yapma zorunluluğu getirilmiştir.

Yapılan çalışmanın amacı, işletmeye alınmış bir endüstriyel nitelikli atıksu arıtma tesisinin incelenerek bu çalışmanın ileride yapılacak olan arıtma tesisi tasarımları için örnek teşkil etmesini sağlamaktır. Bu amaçla, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi Atıksu Arıtma Tesisi üniteleri incelenmiş ve projede belirtilmiştir.

 


 

 

 

 

 

 

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MÜHENDİSİNİN GÖREVLERİ VE ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ

Tayfun ARLI

Prof.Dr. Ayşen TÜRKMAN

 

Bu çalışmada ülkemizde yakın zamanda çıkarılmış olan yönetmelikler kapsamında işyerlerinin gereksinim duyduğu İş Sağlığı ve Güvenliği Mühendisinin görevleri tanımlanarak, bu mühendislik görevini çevre mühendislerinin üstlenmesinin uygunluğu belirlenmeye çalışılmıştır. İş Sağlığı ve Güvenliği Mühendisleri Makina Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği, Kimya Mühendisliği ve Çevre Mühendisliği gibi çeşitli branşlardan olabilmektedir. Her durumda bu görevi üstlenen mühendisin kendisini yetiştirmesi gerekmektedir. Çalışma kapsamında Çevre Mühendisliği eğitimi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Mühendisliği çalışmasının gerekleri kıyaslanarak çevre mühendisliği eğitimindeki eksiklikler belirlenmeye çalışılmıştır.

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AMBALAJ ATIKLARI

Goncagül ÖZTÜRK

Prof. Dr. Ertuğrul ERDİN

 

Artan nüfus ve kentleşme, beraberinde pek çok çevre sorununu da gündeme getiriyor. Belli bir değer ödeyerek aldığımız, kullandıktan sonra işimize yaramadığı için sokaklara bıraktığımız çöplerin, yıkadığımız bulaşık ve çamaşırlardan, tuvaletten, lavabodan akıp giden atıklarımızın evimizden çıkıp nasıl bir serüvenle, nereye gittiğini bilmiyoruz.

Ülkemizde her gün kişi başına bir kilogram atık çıkıyor. Toplam nüfusa bakıldığında ise günlük ortalama 65-70 bin ton evsel atık üretiliyor. Oysa daha 100 yıl öncesine kadar insanlar söz konusu rakamın yüzde biri kadar bile atık üretmiyordu. Çünkü ambalaj yoktu, israftan korkulurdu, yiyecekler hayvanlara verilir ya da toprağa geri dönerdi.

Son yıllarda, ambalaja verilen önem, eldeki mevcut olanaklar ve yapılan ambalajların amaca uygunlukları kıyaslandığında hiç de küçümsenmeyecek bir yol alındığını görmekteyiz.Önemli bir yol almakla beraber henüz başında olduğumuzda göz ardı edilemeyecek bir gerçektir

Ambalaj sanayide ürünün dışsatım yapılacağı ülkeye göre alışkanlıkların, değer yargılarının bilinmesi gerekiyor. Bilinen değerlere göre dizaynı gerçekleştirilerek fonksiyonel ve estetik bir ambalajla çok şey başarılabilir. Bugün kullandığımız, tükettiğimiz her mamulün bir parçası da ambalajdır. Parça olmakla artık ürünün tamamlayıcısı değil ürünün kapsamı içinde bulunan bir unsurdur.

Ambalaj hayatımızda bu kadar büyük ve vazgeçilemez bir yer kaplamışken onu yok sayamayacağımızı düşünerek projede; çeşitli ambalajların tanımlarını, oluşumlarını, atık haline geldikten sonra veya atık haline gelmeden önce kaynağında uygulanabilecek; atık azaltımını ve geri dönüşümünü amaçlayan Türkiye’deki ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki en son yöntemleri anlatmayı amaçlanmıştır.

 


 

 

 

 

 

 

ISO 9000, ISO 14000 VE ISO 18000 KALİTE SİSTEMLERİNİN İNCELENMESİ

Nurdan CEVİZLİ

Doç.Dr.Abdurrahman BAYRAM

 

Dünyada çevre sorunlarının sanayileşme ve kalkınmaya paralel olarak artması, sanayi tesislerinin bu sorunlarda önemli payı olduğunu göstermektedir. Dünya ticaretinde sınırların kalkması nedeniyle oluşan büyük rekabet ortamında kendisine daha büyük pazar payı  elde etmek isteyen firmalar, kalitelerini arttırmayı ve çevreye daha duyarlı olmayı tercih etmişlerdir. Bu taleplere bağlı olarak da değişik kalite sistemleri geliştirilmeye ve uygulanmaya başlanmıştır.

Genel olarak yönetim sistemleri, kuruluşların faaliyetlerini kontrol altında tutarak daha kaliteli ürün ve hizmet sağlanmasına yardımcı olmaktadır. Bu amaçla geliştirilen İSO standartları, yönetim sistemlerinin şartlarını belirlemekte; her çeşit ve büyüklükteki kuruluşa, değişik coğrafi, kültürel ve sosyal şartlara uygulanabilmesini sağlamaktadır. İSO tarafından geliştirilen bu yönetim sistemi standartları Türk Standartları Enstitüsü tarafından da uygulanmaktadır.

Bu çalışmada ele alınan İSO 9001 kuruluşun faaliyetlerini kontrol altında tutarak müşterinin istediği nitelikte ürün ya da hizmeti verebilmeyi, İSO 14001 çevreye verdikleri dolaylı ve dolaysız tüm etkileri minimize etmeyi, İSO 18001 ise sağlıklı ve emniyetli bir çalışma ortamı sağlamayı amaçlamaktadır.

Çalışmanın amacı, bu üç yönetim sistemi arasındaki temel benzerlik ve farklılıklardan yola çıkarak kuruluşlarda bu üç kalite sisteminin birlikte uygulanabileceğini göstermek, yönetim sistemlerinin birbirine uyumu konusunda kuruluşlara yol göstermektir. Ayrıca örnek uygulama olarak da DEÜ Çevre Mühendisliği Bölümü deney laboratuvarlarında bu sistemlerin uygulanmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır.

 


 

 

 

 

 

 

 

ATIKSU ARITMA ÇAMURLARINDAN BİYOKATI ELDESİ

 Erhun SOYAK ve Seçkin TEMELLİOĞLU

Prof. Dr. M. Necdet ALPASLAN

 

Projenin amacı, atıksu arıtma tesisinden çıkan çamurun uzaklaştırılması için çevre ile dost bir yöntemin araştırılmasıdır. Bu yöntemde arıtma çamurunun bazı fiziksel ve kimyasal süreçlerden geçirilerek tarım alanlarında kullanılabilecek hale getirilmesi için bir yöntem araştırılacaktır. Yöntemin temelinde çamur kireç ile karıştırılmaktadır. Bu işlemden geçen çamurun hijyenik açıdan kabul edilebilir ve tarım arazilerine uygulanabilir özellikte olması proje amacı içinde yer almaktadır.

Öncelikle ham çamurun özeliklerinin ortaya konması amacıyla  organik  içeriği, su muhtevası, mikrobiyolojik parametreleri, azot, fosfor miktarları ve ağır metal  içerikleri belirlenmekte, bu sayede genel olarak ham çamurun karakterizasyonu ortaya konmaktadır. Elde edilen biyokatının da organik içeriği, su muhtevası, mikrobiyolojik parametreleri, azot – fosfor içerikleri ve ağır metal muhtevaları belirlenerek  tarımsal amaçlı kullanımı incelenmektedir. Bulunan sonuçlar, biyokatının tarımda kullanılması için gerekli ulusal ve uluslararası yasa ve yönetmeliklerin incelenmesi ile değerlendirilecektir.

 


 

 

 

 

 

 

OTOTERMAL AEROBİK TERMOFİLİK ÇÜRÜME (ATAD) PROSESLERİNİN ARITMA ÇAMURLARININ STABİLİZASYONUNDA KULLANIMININ ARAŞTIRILMASI

Diclehan SIR ve Ezgi ÖZGÜNERGE

Prof. Dr. Ayşe FİLİBELİ

 

Bu çalışmada bir aerobik çürüme prosesi olan ATAD-prosesi incelenmiştir. Kısaca ATAD olarak isimlendirilen “ototermal aerobik termofilik çürüme” işlemi, bir biyolojik stabilizasyon yöntemidir.ATAD, ototermal aerobik termofilik çürüme işlemi için kullanılan bir terimdir ve Jewell tarafından bu şekilde adlandırılmıştır.(Jewell W.J., Kabrick M.,1978) Arıtma çamurunun biyolojik stabilizasyonu, içeriğindeki organik maddelerin indirgenmesi esasına dayanır. ATAD teknolojisi ile bu materyalin indirgenmesi aerobik mikroorganizmalar tarafından sağlanır. Sisteme, mevcut organik maddenin biyokimyasal oksidasyonu için yeterli miktarda hava verilir. Yüksek konsantrasyonda organik madde içeren atıklar havalandırıldıklarında metabolik oksidasyon sırasında çevreye ısı verirler. Sistemde mevcut olan termofilik bakterilerin yüksek reaksiyon hızları biyolojik olarak indirgenebilir konsantre organik atıkların giderimini kolaylaştırır. Proses sırasında organik maddenin indirgenmesi ve açığa çıkan enerji miktarı organik maddenin yapısına bağlıdır. Organik maddenin parçalanması ile açığa çıkan ısı reaktördeki çamurun ısıtılması için kullanılır.

%8’in üzerinde katı madde içeren kentsel arıtma çamurları minimum köpük oluşumu ile rahatlıkla arıtılabilir. Genel olarak ön çökeltim çamuru, atık aktif çamur veya bunların karışımı ve sıvı hayvan gübresi aerobik termofilik çürüme ile arıtılabilir. Yüksek patojen giderimi sağlamak ve kısa devreleri en aza indirgemek için ATAD tesisleri genellikle seri bağlı en az iki reaktör olacak şekilde tasarımlanır. İlk kademede genellikle sıcaklık düşük termofilik aralıktadır (<450C); sıcaklığın 500C-600C aralığında olduğu ikinci kademede ise maksimum dezenfeksiyon elde edilir.

ATAD prosesi sonrasında elde edilen son ürün kokusuz, homojen görünümlü bir atıktır. Yüksek sıcaklık nedeniyle pastörizasyona uğradığından ve organik madde bozunması sırasında oluşan değerli besi elementleri içerdiğinden bir besi kaynağı olarak ve zirai alanda kullanılması mümkündür. Ayrıca çürüme sonrası elde edilen ürün, US EPA 503 Class A “temiz” çamur kriterine uygun olarak pastörize edilmiş ve yeterli madde indirgenmesi sağlanmış bir üründür.(US EPA, 1992)

Bitirme tezi kapsamında; aerobik proseslerden çözülebilir organikleri düşük enerjili formlara dönüştüren sistemler olan ATAD prosesleri incelenmiştir. ATAD prosesinin çalışma prensibi ve diğer aerobik biyolojik proseslere göre üstünlükleri tartışılarak; özellikle konsantre organik atıkların biyolojik stabilizasyonu ve dezenfeksiyonunda getirdiği avantajlar detaylı olarak verilmiştir. Gerçek ölçekte kurulu ATAD sistemleri örneklenerek, prosesin tasarımı ve işletilmesinde önemli parametreler incelenmiştir. Arıtma çamurları ve hayvansal atıkların zirai amaçla kullanımının sağlanması açısından, Avrupa Birliği ve US EPA kriterleri çerçevesinde, bu proseslerin kullanımı yönünde getirilen zorunluluklar ve nihai ürünün kalitesi için verilen sınır değerler tez kapsamında ayrıca sunulmaktadır.

 


 

 

 

 

 

 

KENTSEL ARITMA ÇAMURLARININ AEROBİK KOMPOSTLAŞTIRILABİLİRLİĞİNİN DENEYSEL ÇALIŞMA İLE İNCELENMESİ

Bahar EROL ve Elif ŞENDUR

Prof.Dr. Ayşegül PALA

 

Arıtma çamurlarının bertarafı atıksu arıtımının toplam yatırım ve işletme giderlerini önemli oranda arttırmaktadır.Bu nedenle arıtma çamuru sorununun çözümü için teknik yönden uygulanabilirliği olan ekonomik bir çözümün üretilmesi çok önemlidir. Arıtma çamurlarının bertarafı veya değerlendirilmesi için çok farklı teknikler uygulanmaktadır.Çamur bertarafında en çok uygulanan yöntemler; çamurun araziye depolanması, tarımsal amaçla kullanımı,denizde bertaraf edilmesi ve yakmadır.Uygulanacak olan yöntemin çevresel olarak kabul edilebilir ve ekonomik olması gerekmektedir.Kompostlaştırmanın diğer bertaraf yöntemlerine göre atık hacmini %40~50 oranında azaltarak daha az yere ihtiyaç duyma ve termofilik faz boyunca oluşan ısıyla patojenleri öldürme gibi önemli avantajları bulunmaktadır.

Yapılan çalışmanın amacı, kompostlaştırmanın İZMİR-ÇİĞLİ ATIKSU ARITMA TESİSİ’nden çıkan arıtma çamurları için uygun bir bertaraf yöntemi olup olmadığının araştırılmasıdır. Çalışmada İzmir Atıksu Arıtma Tesisi çamur susuzlaştırma ünitesi çıkışından alınan, yaklaşık %20 kuru madde içeriği olan çamur kullanılmıştır.

Söz konusu tesisten çıkan arıtma çamurlarının aerobik kompostlaşabilirliğinin araştırılmasında iki ayrı deneysel çalışma farklı karışımlar kullanılarak yapılmıştır.Birinci çalışma için;arıtma çamuru ve kompostlaştırılmış evsel çöp (ham kompost) değişik oranlarda karıştırılmıştır.İkinci çalışmada ise; arıtma çamuru , kompostlaştırılmış evsel çöp ve çimden oluşan karışımlar oluşturulmuştur.Çamurun karakterizasyonunu belirlemek amacıyla nem oranı,organik madde içeriği, toplam azot ve fosfor, ağır metal konsantrasyonları incelenmiştir.Havalandırmayı sağlamak için yığınlar alt-üst edilerek periyodik olarak karıştırılmıştır.Karışımların sıcaklık, pH değerleri, nem oranı ve yanma kaybı değerleri izlenmiştir.

 


 

 

 

 

 

 

YAKIT OLARAK KULLANILACAK PİRİNALARIN İRİLİK DAĞILIMLARI VE SODYUM İÇERİKLERİNİN İNCELENMESİ

Fatih GÜNEŞDOĞDU

Doç.Dr.Abdurrahman BAYRAM

 

Dünyadaki toplam birincil enerji tüketiminin yaklaşık %90’ı fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. Bu yakıtların rezervlerinin sınırlı olması ve bunların yakın bir gelecekte tükenecek olması yenilenebilir enerji kaynakları arayışlarını hızlandırmıştır. Avrupa Birliğinin hedefi 2010 yılındaki toplam enerji tüketiminin %15’inin yenilenebilir kaynaklardan sağlanmasıdır. Bu miktarın yarısından fazlası da genel olarak biyokütle olarak isimlendirilen odun, odun endüstrisi atıkları, enerji bitkileri, tarımsal artıklar, evsel ve endüstriyel organik atıklar ve arıtma çamurlarından elde edilecektir.

Pirina, zeytinyağı üretimi sonucunda oluşan bir katı atık niteliğinde olup yakıt olarak kullanılabilecek özelliklere sahiptir. Ülkemizde yılda 100-250 bin ton (kuru bazda) pirina üretilmesi, pirinanın ısıl değerinin yerli linyitlerimize yakın olması, kül ve kükürt içeriğinin linyitlerimize göre çok daha düşük olması pirinanın alternatif bir yakıt kaynağı olabileceğini göstermektedir. Özellikle fiyatının uculuğu nedeniyle belli sanayi sektörlerinde çok tercih edilen bir yakıt olan pirina, evsel ısınmada da kullanılmaya başlamıştır.

Çevre ve Orman Bakanlığı, yakıt olarak kullanılacak pirinanın özelliklerini tanımlamış ve bazı sınır değerler getirmiştir. Bu çalışmada, değişik bölgelerde ve farklı proseslerde oluşan pirinalardan örnekler alınarak bunların irilik dağılımları ve sodyum içerikleri incelenmiş, Bakanlık tarafından getirilen sınır değerlerle karşılaştırmaları yapılmıştır.

 


 

 

 

 

 

 

BİLGİSAYAR DESTEKLİ DERİN DENİZ DEŞARJI TASARIMI

Erhan ÖZALP

Yard. Doç. Dr. Deniz DÖLGEN

 

Derin deniz deşarjı, yeterli seyrelme kapasitesine sahip olduğu mühendislik çalışmaları ile tespit edilen alıcı ortamlarda denizin seyreltme ve doğal arıtma süreçlerinden faydalanmak amacıyla atıksıların sahillerden belirli uzaklıklarda deniz dibine boru ve difüzörlerle deşarj edilmesidir. Denize kıyısı olan yerleşimlerde, evsel ve endüstriyel atıksıların, arıtma tesisleri yerine daha basit ve ekonomik olan deniz deşarjı sistemleri ile uzaklaştırılması tercih edilmektedir. Özellikle coğrafi koşullar dikkate alındığında ülkemiz için uygun bir atık su uzaklaştırma alternatifi olarak düşünülmektedir. Bu nedenle öncelikle ülkemizde 1975’li yılardan bu yana büyük oranda İller Bankası tarafından yapılan deniz deşarjı uygulamalarıyla ilgili kısa bilgiler verilmektedir.

Tüm alt yapı tesislerinde olduğu gibi deniz deşarjı sistemlerinin planlanması, inşası ve işletimi bir mühendislik işi ve hizmetidir. Bu amaçla deniz deşarjı sisteminin planlanmasına katkıda bulunabilmek için “bilgisayar destekli derin deniz deşarjı tasarımı” hazırlanmıştır. Bu derin deniz deşarjı tasarım programı denize deşarj edilecek atık suyun seyrelme oranlarının ve deşarj borusunun stabilizasyonu için kullanılan tespit kütlelerinin hesaplarını içermektedir. Gerekli verilerin girilmesiyle, deşarj noktasının sahilden uzaklığı ve derinliği, kıyı çizgisinin önünde yer alan koruma bölgesinde istenen koliform konsantrasyonunun sağlanabilirliği ve deşarj borusunun stabilizasyonu için gerekli tespit kütlelerinin boyutları ve yerleşim sıklığı belirlenir. Bilgisayar destekli tasarım kullanlarak derin deniz deşarjı projelerin daha kısa sürelerde tamamlanabilmesi ve hesaplamalamalardaki olabilecek hataların azltılmasının yanında özellikle kontrol işlemini yapanların çok sayıda projeyi kısa zaman içerisinde değerlendirebilmesi mümkün olabilecektir.

 


 

 

 

 

 

 

EVSEL ATIKSULARIN KİREÇ İLE ARITILABİLİRLİĞİ

Vepa TURAYEV

Prof. Dr. Adem ÖZER

 

Evsel atıksuların arıtımı günümüzde genellikle fiziksel, kimyasal ve biyolojik yöntemler uygulanarak yapılmaktadır. Biyolojik yöntemlerde temel prensip, atıksu içinde bulunan organik ve inorganik kirliliklerin mikroorganizmalar tarafından besin maddesi olarak tüketilmesini sağlamaktır. Bu yöntemlerle yüksek giderim verimleri elde edilebilmesine karşın gerek mikroorganizma oluşumu ve mikroorganizmaların zaman içinde kararlı halde korunumu, gerekse mikroorganizmalardan istenen verimin temin edilmesi, hem zaman ve ihtisas hem de iyi işletme koşulları isteyen oldukça hassas bir iştir. Dezavantaj olarak yorumlanabilecek bu özellikler, alternatif teknolojilerin araştırılması ve geliştirilmesi gereğini ortaya koymuştur.

Bu bağlamda biyolojik arıtmadan farklı olarak; anında devreye alınabilme, kısa sürelerle kesikli olarak işletilebilme ve çok fazla teknik bilgi ve kalifiye personele ihtiyaç duyulmama gibi özellikleri bulunan kimyasal arıtmanın, atıksu karakteristiğine göre, hem biyolojik arıtmaya alternatif olarak, hem de biyolojik arıtma ile kombine olarak kullanılabilirliğinin geliştirilmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Yapılan çalışmada, bu konudan yola çıkılarak evsel atıksuların kireç ile arıtılabilirliği incelenmiştir. Bu amaçla atıksuya farklı kireç (Ca(OH)2) dozları uygulanmış, KOİ, askıda katı madde, PO4-P, toplam N, fekal koliform, bulanıklık, çamur miktarı ve pH gibi parametrelerin değişimi incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar değerlendirilerek, mevcut atksu karakterinin arıtımı için uygun kireç dozu belirlenmiştir.

 


 

 

 

 

 

 

AEROBİK KOMPOSTLAMA SÜRECİNDE AĞIR METALLERİN DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

Ahmet SÜZGÜN

Yard. Doç. Dr. Görkem ŞİRİN

 

Çalışmada İzmir’de bulunan bir kompost tesisinden alınan örneklerle çalışılmıştır. Kompostlama sisteminde çapı 25 mm ile 15 mm arasında olan ve geri kazanılabilirleri ayrılmış atıklar 6 hafta boyunca aerobik şartlarda ve haftada bir alt üst edilerek sistemde işlem görmüştür. Örnekler proses başlangıcında (T= 0) ve proses boyunca çeşitli günlerde aerobik kompostlama yığınlarından alınmıştır. Son üründen de örnek alınarak ( T= 60. gün) bu atık kütlelerindeki ağır metal konsantrasyonları belirlenmiştir. Çalışılan ağır metaller Zn, Pb, Ni, TCr ve Cu dur. Toplam metallerin belirlenmesini takiben her metalin hangi formda bulunduğu araştırılmıştır. Tessier ardışık ekstraksiyon yöntemi ile belirlenen ağır metal formları şunlardır: Zayıf bağlı metaller, karbonatlara bağlı metaller, demir ve mangan oksitlere bağlı olanlar, organik maddeye bağlı durumda olanlar ve kristal yapıda bağlı olanlar. Kristal yapıda bağlı olanlar diğer formlarda bulunan miktarlar toplamının, toplam ağır metal konsantrasyonundan çıkarılması ile belirlenmiştir. Alınan örneklerde ağır metal konsantrasyonlarının yanı sıra pH, su içeriği ve organik madde içeriği ile TOC ve TN değerleri de belirlenmiştir. Ayrıca ağır metal değerleri arasındaki korelasyonlar da incelenmiştir.

 


 

 

 

 

 

 

ÇÖP - ARITMA ÇAMURU KARIŞIMININ AEROBİK VE ANAEROBİK KOMPOSTLANMASININ KARŞILAŞTIRILMASI

Kayhan ÜNLÜALP

Yard. Doç. Dr. Görkem ŞEN

 

Çalışma kapsamında evsel katı atık ve arıtma çamuru karıştırılarak kompost son ürünü elde etmek amacı ile proseslenmişlerdir.  Atık karışımında %15 oranında kek halinde evsel arıtma çamuru bulunmaktadır. Kullanılan evsel çöp ve arıtma çamurunun başlangıç su muhtevası, organik madde içeriği, toplam organik karbonu(TOC) ve toplam Azotu (TN) ölçülmüştür. Atık karışımı yaklaşık 8 kilo olarak hazırlanmış ve 11.5 litre hacminde paslanmaz çelikten sızdırmaz reaktörlere yerleştirilmiştir. Aerobik reaktörün kapağı kapatılmamış ve her 10 dakikada bir 5 dakika süre ile havalandırılmıştır. 7 haftalık süre boyunca işletilen reaktörlerde oldukça az miktarda sızıntı suyu oluştuğu gözlenmiştir. Oluşan sızıntı suyu örneklemeden sonra sistemlere geri döndürülmüştür. Kapatılarak işletilen anaerobik reaktörde ilk günden başlayarak biyogaz oluşmuştur. Başlangıçta % 2 oranında metan içeriği gözlenen biyogazda zamana bağlı olarak metan içeriğinde %40 seviyesine varan artış gözlenmiştir. Sistemler işletim süreleri sonunda açılmış, kütlesel azalmalar belirlenmiş ve son ürünün özellikleri belirlenerek başlangıç değerleriyle karşılaştırılmıştır. Bunlara ilaveten ürünün özellikleri genel kompost özellikleri ile karşılaştırılmıştır.

 


 

 

 

 

 

 

PLASTİK GERİ KAZANIMI

Rezan ÖZKAN

Yard. Doç. Dr. Deniz DÖLGEN

 

Plastikler günümüzde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok önem kazanmıştır. Hayatımızın artık her alanında karşılaştığımız plastiklerin oluşturduğu sektör ülkemizde de artık gelişmektedir. Plastikler üretim ve tüketim aşamalarından sonra da işleme tabi tutlurlar. Bu işlem Geri Kazanım İşlemidir. Bu işlem kazandırdığı ekonomik ve ekolojik avantajlarından dolayı çok büyük önem kazanmaktadır ve ülkeler artık bunun için yasalar ve teşvikler çıkarmaktadır.

Bu projede plastiğin, özellikle de PET’in, geri dönüşümü incelenmiştir.İlk önce genel hatlarıyla plastiğin tanımı, plastiğin yapı taşları, plastiğin sınıflandırılması ve plastiğin çeşitleri incelenmiştir. Bu gruplar: PP (Polipropilen), PE (Poli etilen), POM( Polioksi metilen), PS (Poli stiren), PA (Poli amid -Naylon 6 ve Naylon 6.6), ABS (Akrilnitril bütadien stiren), PC (Poli karbonat), PVC (Poli vinil klorür), PMMA (Polimetil metakrilat), SAN (Stiren akrilonitril), Teflon (Politetra floretilen) olarak sıralanabilir. Ardından geri kazanılabilen plastikler incelenmiştir. Bunların geri kazanma şekilleri ve geri kazanma yöntemleri de ele alınmıştır. Projenin ağırlıklı olarak oluştuğu en son bölümde ise PET (Poli etilen taraftalat)’in geri kazanma teknolojisi ve ekipmanı incelenmiştir. Bu kapsamda genel olarak PET’in tanımı ve özellikleri, ayrı toplanması gibi toplama sistemleri incelenmiş, özel olarak da Türkiye’deki toplamada ele alınmıştır. PET geri dönüşüm teknolojileri (mekanik, enerji kazanımını esas alan, kimyasal, URRC Yöntemi) incelenmiştir.

 


 

 

 

 

 

 

Özceren konut yapı kooperatifi altyapı ve arıtma tesisi projesi

Can CEVAHİR

Prof. Dr. Hikmet Toprak

 

Her insan yaşamını sürdürürken çeşitli günlük faaliyetleri sonucu katı, sıvı ve gaz atıklar oluştururlar. Bu oluşan atıklar insan sağlığını önemli oranda tehdit etmektedir. Yerleşim yerlerindeki popülasyonun hızlı bir şekilde artması sonucu oluşan atıkların miktarları da büyük oranlarda artmaktadır. Bu yüzden bu atıkların arıtılması ve bertarafı yoluna gidilmiştir.

Aydın ve Ege turizmi son yıllarda özellikle Akdeniz bölgesi ile yarışır duruma gelmiştir. Birkaç yıl öncesine kadar özellikle yurtiçi turizminde Bodrum’dan sonra ikinci sırada olan Kuşadası son yıllardaki atağıyla oldukça popüler olmuştur. Belde halen koruma altındaki otantik tas yapıları ile yerli ve yabancı turistlerin cazibe merkezidir. Son yıllarda çok sayıda yapı, aslına uygun şekilde restore edilmiş olup, bu eğilim yıldan yıla artmaktadır. İklim, ulaşım kolaylığı, doğal ve sosyal çevre koşulları, fiili kullanım süresi yılın tamamına yayılan ikinci konutlar açısından da Alaçatı’yı avantajlı bir duruma getirmiştir. Gerek doğa güzellikleri gerekse eğlence sektörüyle yaz aylarında essiz bir konumda olan belde; Türkiye’nin sayılı turistik beldelerinden biri haline gelmiştir

Projede Aydın ili Kuşadası ilçesine bağlı olan Özceren konut yapı kooperatifinin kanalizasyon sistemi, arıtma tesisi tasarımı ve bu sisteme ait maliyet analizi konusu üzerinde çalışılmıştır.

 

< Ana Sayfa